İçeriğe geç

Osmanlıda goygoycu ne demek ?

Osmanlı’da Goygoycu Ne Demek? Güç, Söylem ve Toplumsal İtaat Üzerine Siyasal Bir Analiz

Bir Siyaset Bilimcinin Girişi: Güç İlişkilerinin Sessiz Kahramanları

Siyaset bilimi, yalnızca iktidarın kimde olduğu sorusunu değil, aynı zamanda iktidarın nasıl meşrulaştırıldığı ve toplumun buna nasıl rıza gösterdiği sorusunu da sorar. Tarih boyunca her rejim, kendi söylemini taşıyacak aracılara ihtiyaç duymuştur: kimileri kalemle, kimileri kılıçla, kimileri de kelimelerin hafifliğiyle iktidarı taşımıştır. Osmanlı’da bu rolü zaman zaman “goygoycular” üstlenmiştir.

Bugün gündelik dilde alaycı bir anlam taşıyan “goygoycu” kelimesi, tarihsel köklerinde ciddi bir siyasal işlevi ima eder. Peki Osmanlı’da goygoycu ne demekti? Bir dalkavuk mu, bir propagandacı mı, yoksa halkla yönetim arasındaki görünmez köprü mü?

Osmanlı’da Goygoyculuk: Söylemin Gücü ve İktidarın İnşası

Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal düzeninde her kelime bir güç aracıdır. Saray çevresinde “goygoycu” olarak adlandırılan kişiler, yalnızca şaklabanlık yapan figürler değil, aynı zamanda iktidarın söylemini halka yayan, meşruiyet üreten küçük ama etkili aktörlerdir.

Goygoycu, padişahın kararlarını öven, politik gündemi mizah yoluyla destekleyen, halkın dikkatini belirli konulara yönlendiren bir tür “söylem aracısı”dır. Bu yönüyle goygoyculuk, modern anlamda propaganda veya “soft power” uygulamasına benzetilebilir.

Bir siyaset bilimci açısından bu rol, Gramsci’nin “hegemonya” kavramıyla örtüşür: iktidar yalnızca zorla değil, fikirlerin ve duyguların yönetimiyle de kurulur. Osmanlı’da goygoycu, bu hegemonik yapının günlük temsilcisiydi.

Kurumlar, İdeoloji ve Toplumsal Düzen

Osmanlı siyaset sistemi, güçlü bir kurumsal hiyerarşiye ve dini meşruiyete dayanıyordu. Ancak her kurumsal yapı, halkla temas kurmak zorundaydı. Goygoycu, bu noktada saray ile sokak arasındaki “söylem köprüsü”nü oluşturuyordu.

Bir kahvehane sohbetinde, bir pazaryerinde ya da bir meddah gösterisinde goygoycu, halkın duygusunu yönlendiriyor; iktidarın imajını koruyordu. Bu durum, günümüzün medya stratejistleriyle şaşırtıcı biçimde benzerlik taşır.

Dolayısıyla “Osmanlı’da goygoycu” kavramı, sadece eğlendirici bir figür değil; iktidarın ideolojik yeniden üretiminde işlev gören bir araçtı. Söylemin kime hizmet ettiği, o dönemin politik denklemini belirleyen en temel sorulardan biridir.

Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Erkek Stratejisi ve Kadın İletişimi

Goygoyculuk, genellikle erkeklerin kamusal alandaki politik mizah ve stratejik söylem üretimiyle ilişkilidir. Erkek goygoycular, saray çevresinde nüfuz kazanmak için mizahı bir iktidar aracı olarak kullanmıştır. Bu, erkeklerin stratejik ve güç odaklı davranış biçimini temsil eder: kelimeyle iktidara yaklaşmak.

Ancak kadınların toplumsal katılım biçimleri daha farklıydı. Saray içindeki kadınlar — özellikle valide sultanlar — söylemi yönlendiren, fakat doğrudan değil; iletişimsel etki yoluyla gücü paylaşan aktörlerdi. Kadınlar, goygoyculuğu kamusal değil; özel alanda, ağ kurma ve bilgi dolaşımı üzerinden gerçekleştirmiştir.

Bu fark, günümüz siyasetinde de sürmektedir: erkekler gücü doğrudan kontrol etmeye çalışırken, kadınlar etkileşim ve diyalog üzerinden demokratik bir katılım üretir. Osmanlı’da bu iki yön, siyasal kültürün hem sert hem de yumuşak yüzünü oluşturuyordu.

Goygoycu: Mizahın Siyasallaşan Yüzü

Mizah, tarih boyunca iktidarın hem silahı hem de aynası olmuştur. Osmanlı goygoycuları, hem halkın öfkesini yumuşatır hem de iktidarın eleştirisini estetikleştirirdi. Ancak bu mizahın sınırları, siyasal rejim tarafından belirlenirdi.

“Gülmek özgürleştirir mi, yoksa itaat mi üretir?” Bu soru, yalnızca geçmişin değil, bugünün de tartışmasıdır. Goygoycu figürü, bu ikilemin tam merkezinde durur. Mizahın eleştiri gücü ne kadar yükseğe çıkarsa, iktidarın onu kontrol etme çabası da o kadar artar.

Modern Yansımalar: Medya, Mizah ve Manipülasyon

Bugün “goygoycu” kelimesi, sosyal medyada politik söylemi yönlendiren, gündemleri çarpıtan veya belli ideolojik çerçeveleri destekleyen kişiler için kullanılmaktadır. Bu anlamda tarih tekerrür etmektedir: yalnızca saray değişmiştir, platformlar değişmiştir.

“Algı yönetimi” artık kahvehanelerde değil, ekranlarda yapılmaktadır. Ancak mekan değişse de yöntem aynıdır: mizah, ikna ve duygusal manipülasyon. Bu noktada okuyucuya provokatif bir soru sormak gerekir:

Bugünün goygoycuları kimdir?

Medya fenomenleri mi, politik danışmanlar mı, yoksa bizler mi?

Sonuç: Goygoyculuk Bir İktidar Pratiği Olarak

Osmanlı’da goygoycu, bir dönemin siyasal psikolojisini yansıtan sembolik bir figürdür. O, halkla iktidar arasındaki söylem hattını yöneten, toplumsal düzenin görünmez bekçisidir.

Bugün bu kavramı yeniden düşünmek, yalnızca tarihsel bir merak değil; aynı zamanda çağdaş siyaset anlayışımıza bir ayna tutmaktır. Çünkü her dönemin kendi goygoycuları vardır — kimileri sarayda alkış tutar, kimileri ekranda tweet atar.

Ve en kritik soru hâlâ geçerliliğini korur: Gerçek iktidar, söylemi kullananlarda mı, yoksa söyleme inananlarda mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
prop money