Bulmacada Ahmak Ne Demek? Kayseri’nin Bir Köyünde Geçen Bir Anı
Kayseri’nin o sakin sokaklarında bir sabah, büyük bir bulmaca kitabının içindeki sorulara dalmıştım. Her birini sırayla çözmeye çalışırken, bir an gözüm bir kelimede takıldı: “Ahmak.” Bu kelimenin bulmaca içindeki yerini görünce, birden bir şeyler yerinden oynamış gibi hissettim. Ne kadar basit bir soru, değil mi? Ama aniden, kaybolduğum o anın ve eski bir duygunun verdiği garip bir huzursuzlukla bulmacaya bakmaya başladım.
İlk Zorluk: Beni Tanıyan Bir Kelime
Bazen bir kelime, seni o kadar tanır ki, geçmişin bütün anılarını yeniden önüne serer. Bu kelime de o an için tam olarak böyleydi. Ahmak… Herkesin hepimizin karşısına çıkardığı, dalga geçilerek, alayla kullanılan bir kelime. Ama kelimenin anlamı çok daha derinmiş gibi geldi bana o an. Çözülmesi gereken bir bulmaca gibi değil, içimde yıllarca birikmiş bir duygunun açığa çıkması gibi…
O eski yaz gününü hatırladım. Kayseri’nin köylerinden birinde, akşamüstü güneşi vurmuşken, dedemle birlikte bahçede oturuyorduk. O zamanlar çocukken, dedemin her söylediğini bir emir gibi kabul ederdim. Ama bir gün, saçmaladığımı düşünerek dedeme karşı gelmeye kalkmıştım. Tıpkı o anki gibi, bahçede çalışan, ağırbaşlı, doğruyu bilen bir kişi varken, ben küçücük bir çocuk olarak bir şeyleri sorguluyordum. Ama dedem, sadece bir bakışıyla bana ne kadar “ahmak” olduğumu hatırlatmıştı. Ve o bakış, içimde bugüne kadar taşıdığım o küçük kırılma noktasıydı.
Bulmacadaki “Ahmak” ve Geçmişin Gölgesi
İşte bulmacada “ahmak” kelimesini görünce, yıllar önce dedemin bana baktığı o anı tekrar yaşadım. O günün akşamı, dedemin o bakışına hiç unutmamıştım. Sadece bu kelime değil, her şey aslında o bakışa dayanıyordu. O bakışın bana bir işaret gibi geldiğini hissettim. “Ahmak,” dediğimde, kendi içimde bir yara açan bir şeyi kabul ettiğimi düşündüm. O bakışta bana anlatılmak istenen şey şuydu: Bazen dünya bizden çok daha büyük ve biz bazen küçük hatalarla, yanlış anlamalarla, sabırsızlıkla sadece kendimize “ahmak” diyebiliriz.
Bulmacada “ahmak” sorusunu çözemedim. Bu bir anlam karmaşası gibiydi, ama bir yandan da içinde bana ait, yaşadığım duygular vardı. Düşündüm, belki de kelime, sadece bir bulmaca sorusundan ibaret değildi. O, biraz da bizlerin içindeki yanlış anlamalarla dolu düşüncelerin dışavurumu gibiydi.
Büyük Bir Yıkım ve Umut Arayışı
Hayatımda zaman zaman kaybolmuş gibi hissettiğim anlar oldu. Bir an, hiçbir şeyin yerine oturmayacağını düşündüm. Kayseri’nin o soğuk akşamlarında, hiçbir şeyi çözemedim diye kendimi kötü hissettim. Ama o an, bulmacada “ahmak” kelimesinin anlamı, içimde biraz da olsa umut ışığına dönüştü. Çünkü ben de hatalarımı, eksikliklerimi kabul ettim. Belki de hayattaki anlamı tam çözmeye çalışmak yerine, her şeyin yolunda olduğunu fark etmek daha önemliydi. Bunu öğrendim.
Sonunda Bir Anlayış: Hatalarımızla Büyümek
O bulmacadaki “ahmak” kelimesi belki de bana hayatımda anlam arayışımda karşılaştığım ilk büyük engel oldu. Ama o engeli geçtikçe, aslında en değerli şeyin içsel bir huzur ve denge olduğunu fark ettim. Her şeyin mükemmel olmasına gerek yok. Hayatın her anı, en küçük hataları bile kabul ederek geçiyor ve bir gün o hatalarla büyüdüğümüzü fark ediyoruz.
Ve belki de “ahmak” kelimesi, aslında bizlerin içindeki en samimi duyguları bulmaya çalışırken, başkalarının ne düşündüğüyle çok fazla uğraşmamamız gerektiğini hatırlatan bir çağrıydı. Hepimizin yolunda, bazen kaybolmak, bazen de bulmaca çözüp çözmemek önemli değil. Önemli olan, her şeye rağmen hayatın anlamını bulmak, kaybolmuşken bile bir şekilde geri dönmeyi öğrenmektir.
Ve bulmacada, çözemedikçe kafanızı karıştıran bir kelime, bazen bir ışık olabilir.